IV. Murad 17. Osmanlı padişahı ve 96. İslam halifesidir. 17 sene hüküm sürmüştür. Babası I. Ahmed, annesi ise Kösem Sultan’dır. 11 yaşında tahta çıkmış, 28 yaşında vefat etmiştir. İyi bir eğitim almıştır. Karakter ve kabiliyet bakımından dedesi Yavuz Sultan Selim’e benzetilir. Birçok tarihçi tarafından döneminin en önemli padişahı olarak kabul edilir. Hakkında birçok tartışma yapılmaktadır.

IV. Murad tahta geçtiğinde devlet büyük sıkıntı içerisindeydi. I. Ahmed’in vefatı, II. Osman’ın yeniçeriler tarafından öldürülmesi ve I. Mustafa’nın tahttan indirilmesi devlet otoritesini bozmuştu. Anadolu’da başlayan celali isyanları, Safevilerin doğuda Bağdat’ı ele geçirmeleri ve Tımar sisteminin bazı bölgelerde bozulması devleti zor duruma sokmuştu. IV. Murad çocuk yaşta tahta geçtiği için, annesi Kösem Sultan’ın naibeliğiyle devlet 10 yıl yönetilmiştir. Kösem Sultan bu dönemde yeniçerileri zapt etmeye çalışmış ve Abaza Mehmet Paşa isyanının bastırılmasında rol oynamıştır.

IV. Murad’ın yaşı itibari ile sürekli küçümsenmesi, annesinin himayesinde kaldığı düşüncesi ve şahit olduğu olaylar, onun sert bir mizaca bürünmesine neden olmuştur. Devlet idaresini eline aldığında yeniçerileri hızlı bir şekilde itaat altına almıştır. Zorbalıkla devlet mevkilerine gelenlerin hepsini cezalandırmıştır. Ardından gerekli hazırlıkları yaparak Safeviler üzerine sefere çıkmıştır. Anadolu’da bozulan devlet otoritesini sağlamak adına, bu seferi bir fırsat olarak görmüştür.

Revan Seferi ile Ahıska, Revan (Erivan) ve Kafkasların büyük bir bölümü Osmanlı tarafından ele geçirilmiştir. 1638 yılında Bağdat Seferi ile Bağdat yeniden Osmanlı himayesine geçmiştir. IV. Murad bu savaşlarda ordusuna bizzat komuta etmiş ve “Bağdat Fatihi” olarak anılmıştır. Bu seferle devlet otoritesini yeniden ve kesin bir şekilde sağlamıştır. Seferden sonra tarihe geçen o meşhur sözünü söylemiştir: “Bağdat’ı almaya çalışmak, Bağdat’ın kendinden daha mı güzeldi ne!”

Revan ve Bağdat seferleri boyunca gördüğü vakıf eserlerini tamir ettirmiştir. Yine İmam-ı Azam türbesi fetihten sonra tamir ettirilmiştir. Yine Kâbe’nin en büyük ve kapsamlı tamirlerinden birisi olan ve on birinci tamiri sayılan, yenileme ve genişletme işi yine onun emriyle yapılmıştır. IV. Murad, donanmaya büyük yatırımlar yapmış, Avrupa’daki 30 Yıl Savaşları’ndan faydalanarak Venedik üzerine sefer hazırlığı yaptırmıştır. Hazırlanan donanma daha sonra Girit’in fethinde rol oynamıştır.

IV. Murad dönemi Osmanlı’nın duraklama devrinde toparlandığı istikrarlı bir dönemdir. Bu istikrar kendisinin ölümü ile bozulmuş ve 1656 yılında Köprülü Mehmet Paşa’nın sadrazam olmasına kadar da tekrar sağlanamamıştır. IV. Murad, Genç Osman’dan sonra Osmanlı İmparatorluğu’nun ikinci büyük reformcusudur. Devletin gerilediğini kabul ederek ilk ıslahat çalışmalarını başlatmıştır. Koçi Bey ve Kâtip Çelebi Risaleleri onun emriyle hazırlanmıştır. Bu risalelerde devletin gücündeki zayıflamanın ve bozulmanın nedenleri ortaya konmuş ve çözüm için öneriler üretilmiştir.

IV. Murad uzun boylu ve heybetli bir padişahtı. Padişahlar arasında kuvvetiyle ün yapmıştır. Gençliğinden itibaren güreşe, binicilik ve cirite ilgi duymuştur. Çok hızlı ve maharetle ok ve yay kullanmış, savaşlarda askerlerle aynı koşullarda hareket etmiştir. Zekâsından ve askeri dehasından çokça söz ettirmiştir. Karizmatik padişah figürünü fazlasıyla sergilemiştir. Evliya Çelebi, Osmanlı sülalesinde böyle zapt edici, adil, sert, eşkıya düşmanı, kuvvetli, yiğit ve cesaret örneği bir padişahın gelmediğini rivayet ederdi.

IV. Murad, oldukça sert ve disiplinli bir kişiliğe sahipti. Emirlerinin kesin olarak yerine getirilmesini beklerdi. Onun suçlulara merhametsiz davranması ve çok kan dökmesi herkesin dikkatini çekmiştir. Devlet erkânına ve ulemaya karşı sert davranmasına rağmen, her zaman adil davranmıştır. En küçük suçları bile devletin selameti için cezalandırmaktan çekinmemiştir. Aynı zamanda din ve devlet menfaatine iş yapanları hemen mükâfatlandırmıştır.

Döneminde Revan ve Bağdat Köşkü gibi nadide eserlerin yanında köprüler, kervansaraylar ve çeşitli hayır eserleri inşa ettirmiştir. Yine bu dönemde pek çok âlim, şair, sanatkâr ve tarihçi yetişmiştir. IV. Murad sanata her zaman ilgi duymuştur. Kendisi iyi bir hattat ve divan şairidir. Muradi mahlasıyla şiirler yazmıştır. Birçok kez Tebdil-i Kıyafet gezerek halkın dertlerini dinlemiştir. IV. Murad Han, dini bilgisiyle de öne çıkmıştır. Din hükümlerini çok iyi bilir ve Arapçaya iyi bir şekilde hâkimdi. Her Cuma gecesi bilginleri, şeyhleri ve hafızları toplayarak ilmi tartışmalar yaptırmıştır.

IV. Murad dönemi yasaklarıyla ünlüdür. Alkol ve tütün kullanımını yasaklamıştır. Yine Tebdil-i Kıyafet gezerek emirlerinin uygulanıp uygulanmadığını kontrol etmiştir. Yasaklara uymayanları katı bir şekilde hatta ölümle bile cezalandırmıştır. Tımar sistemini yeniden düzene koymuş, israfın önüne geçmek için kanunlar çıkartmıştır. Sipahileri itaat altına alarak, bunların ve birtakım isyancıların toplandığı yerler olan kahvehaneleri kapatarak asayişi temin etmiştir.

IV. Murad’ın alkol kullandığı iddiası sürekli olarak tartışılmaktadır. Osmanlı padişahları arasında irsî olarak bulunan gut hastalığına ileri derecede mensup olduğu için, afyondan yapılma ilaçlar kullanmıştır. İnsanı sarhoş gibi yapan bu ilaçlar yüzünden padişahın sarhoş gezdiği sanılmıştır. Padişahın içki kullanımı kesin olarak bilinmemekle birlikte, tarihçiler arasında görüş ayrılıkları bulunmaktadır. Bazı kesimler tarafından da ciddi iftiralar atılmaktadır. Zira kişisel hayatından çok, yaptığı icraatlar ve devlet yönetimindeki başarıları önemlidir.

IV. Murad, 1640 yılında henüz 27 yaşındayken vefat etmiştir. Batılı kaynaklar sirozdan, Osmanlı kaynakları ise gut (damla) hastalığından öldüğünü yazmaktadır. IV. Murad, hayattaki tek erkek hanedan üyesi olan kardeşi İbrahim’in idam emrini verdiği halde, Mahpeyker Kösem Sultan sayesinde bu durumun engellendiği rivayet edilmektedir. IV. Murad Han’ın cenazesi babası I. Ahmed’in yanına defnedilmiştir.

tarihdersleri.org
Leave a reply

Bir cevap yazın