Mahpeyker Kösem Valide Sultan, Osmanlı Devleti’nde hakkında en çok tartışılan kadınlardandır. Osmanlı padişahı I. Ahmed’in eşi olup, padişah IV. Murad ve I. İbrahim’in annesidir. Kösem Sultan’ın asıl adı Anastasya olup Rum veya daha kuvvetli bir ihtimale göre Bosna kökenlidir. Bir Rum papazının kızı olduğu ileri sürülmektedir. Babasının ölümüyle yetim kalmış olduğu; güzelliği ve zekâsı nedeniyle Bosna Beylerbeyi tarafından İstanbul’a gönderildiği ve darüssaade ağası tarafından saraya alındığı rivayet edilir. Kimi tarihçilere göre 1585 kimilerine göre ise 1589 yılında doğmuştur. Farsça’da “ay yüzlü” anlamına gelen Mahpeyker adını çehresinin güzelliğinden, “Kösem” sıfatını ise lider kimliğinden almıştır.

Mahpeyker, zamanın şartlarına göre iyi bir tahsil ve terbiye gördüğü haremde, daha yeni tahta çıkmış olan padişah Sultan I. Ahmed’in dikkatini çekmiştir. I. Ahmed’in dindarlığı ve devlet yönetimindeki kabiliyeti bilinmektedir. Bu karakterde ve hünerdeki bir padişahı etkisi altına aldığı düşünüldüğünde Kösem Sultan’ın ne kadar maharetli ve zeki olduğu anlaşılır. Handan Sultan tarafından padişaha eş olarak seçildi. IV. Murad, Süleyman, İbrahim ve Kasım adında şehzadelerin yanı sıra; Ayşe ve Fatma isminde sultanlar dünyaya getirdi.

14 yıllık evlilikleri I. Ahmed’in ateşli hummadan vefat etmesiyle sona erdi. Kösem Sultan’ın, tahta üvey oğlu Şehzâde Osman’ın değil de, kayınbiraderi Şehzâde Mustafa’nın çıkarılmasında rol oynadığı söylenir. Doğru ise, bu ilk siyasi icraatıdır. Böylece veraset sistemi değişmiş ve hanedanın devamı sağlanmıştır. Şehzâde Osman tahta çıkarsa, kardeşlerini idam ettirmesinden korkulmuştur. Bu olayda Kösem Sultan’ın rolü abartılmaktadır. Daha çok Sadrazam Sofu Mehmed Paşa ve Şeyhülislâm Esad Efendi’nin rol oynadığı rivayet edilmektedir. II. Osman tahta çıktığında bu iki devlet adamını da azletmiş, ama üvey annesi Kösem Sultan’a dokunmamıştır.

Kösem Sultan, I. Ahmed’in vefatı üzerine Topkapı Sarayı’ndan ayrılarak Beyazıt’taki Eski Saray’a gönderildi. I. Mustafa ve II. Osman’ın saltanatları süresince altı yıl Eski Saray’da kaldı. 10 Eylül 1623’te oğlu IV. Murad’ın tahta çıkışı ile Topkapı Sarayı’na, geri dönmemek üzere yerleşti. IV. Murad’ın tahta çıkmasının öncesinde gerek II. Osman’ın şehid edilmesi ile ortaya çıkan karışıklıklar, gerekse I. Mustafa Han zamanında baş gösteren anarşi sebebiyle devlet düzeni ciddi biçimde sarsılmıştı. 11. yaşını yeni tamamlamış olan IV. Murad henüz çocuktu ve devleti yönetecek durumda değildi. Şehzadelerin valilik yaparak uygulamalı eğitim görmeleri de çeyrek asırdır uygulanmıyordu. Bu yüzden şartlar valide sultanı doğrudan devlet işlerinin içine çekmişti.

Yeniçeriler, önceden cülus bahşişi istemedikleri halde sonradan ayaklandılar. Son yıllarda sık sık dağıtılan cülus bahşişleri hazineyi kurutmuştu. Kösem Sultan’ın önerisiyle saraydaki değerli eşyalar eritildi ve para bastırıldı. Yeniçerilerin isyan hareketi de atlatılmış oldu. Ama sıkıntılar sadece bununla sınırlı değildi. Bağdat’ın kaybedilmesi, eyaletlerdeki itaatsizliklerin artması, Abaza Mehmet Paşa isyanı, Kazan eşkıyaları sorunu, Kırım’da huzursuzlukların artması Kösem Sultan’ın işlerini zorlaştırdı.

IV. Murad 1632’de idareyi tam olarak eline alınca işlere çok karışmadı. Buna rağmen IV. Murad validesine saygı gösterir, fikirlerine itimat ederdi. IV. Murad, Bağdat Seferi’ne çıkarken kendisine bir darbe girişimi olacağını Kösem Sultan zamanında bildirmiştir. IV. Murad, hayattaki tek erkek hanedan üyesi olan kardeşi İbrahim’in idam emrini verdiği halde, Mahpeyker Kösem Sultan sayesinde bu durum engellenmiştir. Böylece Osmanlı hanedanının devamında mühim bir rol oynamıştır.

IV. Murad, henüz 28 yaşında iken 1640 yılında vefat etti. Yerine kardeşi İbrahim tahta geçti. Kösem Sultan, yeniden naibe-i saltanat olarak devlet işlerini eline aldı. Böylece iki evladının saltanatını gören ilk valide sultan oldu. Sultan İbrahim’in başka varisi olmadığı için, ona birçok cariye ve gözde sunarak Osmanlı soyunun devamlılığını sağlamaya çalıştı. Akli dengesi pek yerinde olmayan padişah annesini devlet işlerinden uzaklaştırmaya çalışsa da, tahttan indirilmesi Kösem Sultan’ın yerini koruyacaktı. 8 yıllık saltanattan sonra Sultan İbrahim, bir asker ve bürokrat darbesiyle tahttan indirilip öldürüldü. Bazıları bunda annesinin rolü olduğunu söyler. Fakat darbecilerin kararlı olduğunu gören Kösem Sultan, oğlunun hayatının bağışlanması karşılığında tahttan indirilmesini kabul etmiş, ama verilen söz tutulmamıştır.

Tahta geçen IV. Mehmed henüz 6 yaşında olduğu için bir saltanat naibine ihtiyacı vardı. Kösem Sultan’ın Eski Saray’a geçmesi gerekirken, IV. Mehmed’in annesi Turhan Hatice Sultan’ın genç ve tecrübesiz olması sebebiyle Harem’de kaldı. Böylece Osmanlı tarihinde ilk olarak bir valide sultan, torununun saltanatında görevine belli bir süre devam etmiş oldu. Bu dönemde herkes kendisine “vâlide-i muazzama” diyerek saygı gösterdi. Ancak Turhan Valide Sultan bu durumdan hoşnut değildi. Sarayda Kösem Sultan’dan sonra ikinci konumdaydı.

Mahpeyker Kösem Sultan, sıkıntılı zamanlarda yeniçeri ağalarıyla iyi diyalog kurmanın faydasına inanırdı. Bu sebeple Turhan Sultan sarayda desteklenmişse de; Kösem Sultan, saray dışından ve askerden destek gördü. Öte yandan Kösem Sultan, Haremağalarının hareme girmelerini, harem ve harem dışındaki işlere karışmalarını yasakladı. Böylece saraydaki ağaların düşmanlığını kazandı. Ardından yeniçeri ocağı ağalarından Kara Murad Paşa’yı sadrazamlığa getirtti. Bektaş Ağa yardımıyla da İstanbul tüccarlarını kontrol altına aldı. Yapılan her harcamanın, hesabını sorar oldu. Böylece ticaret adamlarının da düşmanlığını elde etti. Saray ağaları da Turhan Valide Sultan’ı daha aktif olmaya sevk ediyorlardı.

Harem ağaları ve Turhan Sultan’ın saraydaki güçleri artıkça, Kösem Sultan ve dolayısıyla ocak ağalarının IV. Mehmed üzerindeki nüfuzları azaldı. Zamanla ellerindeki gücü kaybedeceklerini anlayan ocak ağaları, IV. Mehmed’i tahttan indirip yerine kardeşi Süleyman’ı çıkarma planı yaptılar. Ocak ağalarının çıkarabileceği çatışmaları bilen Kösem Sultan bu olaya razı oldu. Ancak Kösem Sultan’ın cariyelerinden birinin bu olayı Turhan Hatice Sultan ve saray ağalarına bildirmesi sonucu 2 Eylül 1651 gecesi saray ağaları gece yarısı Harem’e girdi. Kösem Sultan dairesinde perde ipiyle, boğularak öldürüldü ve dairesi yağmalandı.

Kösem Sultan’ın IV. Mehmed’i iktidar hırsıyla tahttan indirmek ve öldürtmek istediği söylenir. Fakat bu olayın içerisinde asıl olarak nüfuzlarının biteceğini anlayan ocak ağaları vardır. Kösem Sultan’ın Padişahı tahttan indirmek istediği doğruysa, onu muhtemel bir zarardan kurtarmayı hedeflediğini söylemek de mümkündür. Ocak ağalarının gücünü bildiğinden, onlara karşı duramadığı ve çıkabilecek fitnelere karşı bu duruma razı olduğu muhtemeldir. Ancak bu vaka kendisinin öldürülmesine sebep olacaktır.

Kösem Sultan öldürüldüğünde 61 yaşındaydı. 3 Eylül 1651 sabahı Topkapı Sarayı’ndan Eski Saray’a getirilen Kösem Sultan’ın naaşı teçhiz ve tekfin işlemlerinin ardından kılınan cenaze namazından sonra Sultanahmet Camii yakınındaki I. Ahmed Türbesi’nde eşinin yanına defnedildi.

Turhan Sultan’ın Valide Sultanlığının ilk beş yıllık evresinde istikrarsızlığa bağlı olarak yetenekli devlet adamı arayışları devam etti. Sonunda Mimar Kasım Ağa’nın tavsiyesiyle 1656’da Sadrazam yapılan Köprülü Mehmed Paşa ve soyundan gelen haleflerinin becerikli idareleriyle devlet tekrar eski gücüne kavuşmuştur. Devlet işlerine müdahale eden etkili Valide Sultanlar devri ise Hatice Turhan Sultan ile kapanmıştır.

Şahsiyetleri eleştirirken o devir şartları dikkate alınmalıdır. Mahpeyker Kösem Valide Sultan’ın da varsa hataları, olduğundan fazla abartılmış, ortaya kötü bir valide sultan imajı çıkmıştır. Katı yürekli ve entrikacı olarak gösterilmesi, tamamen subjektif bir değerlendirmedir. Bıraktığı eserler onun hakiki karakterini, dindar, cömert ve hayırsever olduğunu gösterir. 6 padişah gören Mahpeyker Sultan’ın hayatı, çoğu gerçek dışı hâdiselerle dolu roman, piyes ve filmlere mevzu olmuş; Türk tarihinde hiç bir kadın onun kadar tanınmamıştır.

Servetini hayır yolunda harcamıştır. Çevresindeki fakirlere yardım ederek kalpleri kazanmıştır. Tebdil gezerek şehir halkının sıkıntıları giderir; borçlarını ödeyerek borçluları hapisten kurtarır; fakir kızları çeyiz vererek evlendirirdi. Halk Kösem’in yok edilişine çok üzülmüştür. Kösem Sultan’ın boğulduğu gecenin gününde İstanbul’da 10 bin kişinin aç kaldığı söylenir. Hacıların su ihtiyacının karşılanması, Haremeyn fakirlerine yardım edilmesi ve Haremeyn’de Kur’an okutulmasına dair vakıflar kurdurmuştur. Üsküdar’daki Çinili Camii, Boğaziçi’nde Anadolu Kavağı, Sultan Selim civarında Valide Medresesi Mescidi’ni yaptırarak hizmete açmıştır.

Kösem Sultan’ın siyasi hayatı Osmanlı tarih yazarları ve modern araştırmacılar tarafından her zaman ilgi duyulan bir konu olmuştur. Kimi araştırmacılar onu şiddetle eleştirirken, kimi araştırmacılar ise daha olumlu bir tablo çizme eğilimi göstermişlerdir.

 

tarihdersleri.org
Leave a reply

Bir cevap yazın