Enver Paşa, II. Meşrutiyet’in ilanından Birinci Dünya Savaşı’nın bitimine kadar Osmanlı Devleti’nde adından en çok söz ettiren asker ve siyasetçilerdendir. Ayrıca Osmanlı’nın Avrupa’da, özellikle de Almanya’da dönemin en çok tanınan devlet politikacısıdır. İttihat ve Terakki’nin lider kadrosunda yer almış, Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’na girmesine önemli rol oynamıştır.

22 Kasım 1881’de İstanbul’da doğan Enver Paşa, 4 Ağustos 1922’de Orta Asya’daki Türk halklarını ayaklandırmak amacıyla gittiği Türkistan’da Bolşeviklere karşı yaptığı bir çatışma sırasında ölmüştür. İşte bu yazıda doğruları ve yanlışlarıyla Enver Paşa’yı bulacaksınız.

Rumeli’den İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne

Enver Bey, 12 Eylül 1906’da Binbaşı rütbesine yükseltilmiş ve bu tarihte Rumeli’deki Bulgar, Makedon, Arnavut ve Rum çetelerine karşı giriştiği askeri harekâtta daima başarı göstermiştir. Ayrıca bu başarıları sebebiyle Mecidi ve Osmani nişanlar ve altın liyakat madalyasıyla ödüllendirilmiştir. Ardından İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne görev yaptığı Selanik’te katılmıştır.

Makedonya ve Selanik’te faaliyetlerini sürdüren İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin maksadı II. Abdülhamid’e zorla meşrutiyeti yeniden ilan ettirmekti. İngiltere ve Rusya’nın Reval şehrindeki gizli görüşmelerinde, Makedonya’nın Osmanlı Devleti’nden ayrılması konusunda anlaştıkları öğrenilince, Binbaşı Enver ile Talat Paşa’nın da üye bulundukları Selanik’teki Osmanlı Hürriyet Cemiyeti, 1908’de Makedonya’da ayaklandı. Bu olayların üzerine II. Abdülhamid, 23 Temmuz 1908’de II. Meşrutiyet’i ilan etti. Enver Paşa, II. Meşrutiyetin ilanının ardından İstanbul’a dönüşünde “Hürriyet kahramanı Enver Bey” sıfatıyla karşılanmıştır.

Berlin Ataşeliği ve Alman Hayranlığı

5 Mart 1909’da askeri ataşe olarak Berlin’e gönderilen Enver Bey burada Almanya’yı ve bu ülkenin kültürünü yakından tanıma fırsatı bulmuştur. Bu dönemlerde Alman İmparatoru’na, ordusuna ve bürokrasisine hayran olmuştur. Yabancı askeri ataşeler ve Alman komutanlar kadar imparatorun çevresinde dahi tanınmıştır. I. Dünya Savaşı’nda Almanlar ile savaşa girme isteğinde bu dönemler etkili olacaktır.

31 Mart Olayı

İstanbul’da 31 Mart Olayı’nın patlamasıyla İstanbul’a dönen Enver Paşa, Hareket Ordusu’na katılmış ve isyan bastırılmıştır. İsyanın bastırılmasının ardından II. Abdülhamid tahttan indirilecektir. Bu olayların ardından Enver Paşa tekrar Berlin’e dönmüştür.

Trablusgarp Savaşı

Enver Paşa, İtalyanlara karşı harekete geçilmesi fikrini İttihat ve Terakki Cemiyeti üyelerine kabul ettirdikten sonra Mustafa Kemal, Fuat Paşa (Bulca), Nuri Paşa (Conker) ve Fethi Paşa (Okyar) gibi Osmanlı subaylarıyla 22 Ekim 1911’de Trablusgarp’a geçti. Bölge halkını İtalyanlara karşı örgütlemişlerdir. Ancak mücadelenin 1 yılı geride bırakıldıktan sonra Balkan Savaşı’nın başlaması üzerine İstanbul’a çağırılmışlardır. Enver Paşa buradaki başarılarından dolayı yarbaylığa (kaymakamlığa) yükselmiştir.

Bab-ı Ali Baskını

Bulgar kuşatması altında bulunan Edirne kentinin barış müzakereleri döneminde Bulgaristan’a terk edileceği iddiasını taşıyan İttihat ve Terakki Cemiyeti, uzun süredir tasarladıkları hükümet darbesini gerçekleştirmek için harekete geçmiştir. Enver Paşa liderliğinde 23 Ocak 1913 tarihinde “Bab-ı Ali Baskını” olarak bilinen darbeyi gerçekleştirmiştir.  Bu darbe sırasında Harbiye Nazırı Nâzım Paşa öldürülmüş, Sadrazam Kâmil Paşa’ya zorla istifası imzalattırılmıştır. Darbe sonrasında iktidar İttihat ve Terakki’nin eline geçmiştir.

Edirne’nin Geri Alınması ve Harbiye Nâzırlığı

Enver Paşa, Balkan ülkeleri arasında çıkan anlaşmazlıklar sonucu başlayan İkinci Balkan Savaşı’ndan istifade ederek, 22 Temmuz 1913’te Bulgarların eline geçmiş olan Edirne’yi almıştır. Aynı sene albaylığa (Aralık 1913), bir aydan kısa bir süre içinde de generalliğe terfi etmiştir. 1 Ocak 1914’ te Harbiye Nâzırı İzzet Paşa’nın istifası üzerine Harbiye Nâzırı olmuştur. Ayrıca 5 Mart 1914’te Şehzade Süleyman Efendi’nin kızı, Sultan Abdülmecid’in torunu Naciye Sultan ile evlenmiş ve Saray’ın damadı olmuştur.

I. Dünya Savaşı ve Sonrası

İttihat ve Terakki, bilhassa da Enver Paşa, Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’na girmesine öncülük etmiştir. Diplomasi ile dengeyi kollamak ve kaçınılmaz dense bile savaşa girmeyi geciktirmek dururken, İtilaf Devletleri’nin Osmanlı’yı reddi ve İngilizlerin parasını peşin ödediğimiz gemileri teslim etmemesinin hemen akabinde Almanya ile aynı cephede dünya savaşına girmekte acele etmişlerdir. Hazırlıklı olmayan ordumuz kendini bir anda savaşın içinde bulmuş, ermeni isyanları da tehciri beraberinde getirmiştir. Bu tehcir meselesi günümüzde hala başımıza bela olmaktadır.

Osmanlı Devleti, Çanakkale ve Kut Zaferlerini kazanmış olsa da, Sarıkamış ve Süveyş Kanalı cephesi gibi büyük hezimetlere uğramıştır. Enver Paşa’nın bu savaşta fiili tek kumandası Kafkas cephesi olmuştur. Sarıkamış faciası sonrası 1915 yılında cepheyi terk ederek İstanbul’a dönmüştür.

Cihan Harbi’nin Ardından

Enver Paşa, Mondros Ateşkes Anlaşması’nın imzalanmasından sonra yurtdışına çıkmak zorunda kalmıştır. Nazırlığına son verildikten sonra 1918 yılında bir Alman denizaltısında Odesa’ya kaçmış ve 1919’da askerlikten çıkartılmıştır. Ardından Berlin, Moskova, Batum ve Bakü gibi bölgelerde çeşitli girişimlerde bulunduktan sonra Buhara’ya intikal etmiş ve bazı Basmacı gruplarının başına geçerek Türkistan bağımsızlık mücadelesini yürütmüştür.

Enver Paşa’nın Ölümü

Enver Paşa, 4 Ağustos 1922’de bir Rus baskınında Belcivan kasabası Abı-derya Köyü yakınlarında ölmüş ve vasiyeti üzerine Çegan Tepesi’ne defnedilmiştir. Enver Paşa’nın naaşı 3 Ağustos 1996’da Tacikistan’dan Türkiye’ye getirilmiş, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in katıldığı birinci sınıf askeri törenle Abide-i Hürriyet Tepesi’nde Mahmut Şevket Paşa, Talat Paşa ve Bahattin Şakir gibi eski mücadele arkadaşlarının yanında toprağa verilmiştir.

Sonuç Olarak…

Enver Paşa Osmanlı’yı çöküşten kurtarmaya çalışmış ama aldığı hızlı ve yanlış kararlarla maalesef mağlûp olmuştur. İlber Ortaylı bu durumu Enver Paşa’nın çok hızlı rütbe atlamasına bağlamaktadır. İyi niyetle başlayan yolculuk iyice düşünülmeden ve gençliğin getirdiği hayalperestlikle verilen kararların neticesinde önce imparatorluğun, dört sene sonra da Paşa’nın sonunu getirmiştir.

Diğer yandan Balkan ve Trablusgarp savaşlarının trajik tecrübelerinden olgunlaşarak çıkmış genç subaylar sınıfı cihan savaşını umulmayacak kadar başarılı bir şekilde götürmüştür. Filistin cephesinde yer yer genç subayların dâhiyane savunmaları ve askerlerimizin direnişleri bugün pek bilinmemektedir. Savaştan önce Türk Ordusu’nu küçümseyen İngiltere’ye bu durum çok pahalıya mal olmuştur. Bunun İngiliz devlet adamlarında yarattığı hiddet Mondros Ateşkesinde ve devamında görülmüştür.

Neticede Enver Paşa yakın tarihimizde doğruları ve yanlışlarıyla önemli rol oynamış bir Türk askeri ve siyasetçisidir. Orta Asya’da bütün Müslüman ve Türk yurtlarını birleştirme ülküsü uğruna savaşırken binlerce kardeşimizle birlikte şehit olmuştur.


Yararlanılan Kaynaklar:

  • Dr. İlber Ortaylı, Doğrusuyla Yanlışıyla Enver Paşa, Hürriyet Web Sitesi, 5 Ağustos 2018
  • Dr. İlber Ortaylı, Türk Tarihinin Portrelerinden Enver Paşa, Milliyet Web Sitesi, 4 Ağustos 2013
  • Dr. Fahri TÜRK, Enver Paşa’nın Naaşının Tacikistan’dan Türkiye’ye Getirilişinin Türk Basınında Yansımaları, Akademik Bakış, Cilt 9, Sayı 17, 2015
  • Sezen Kılıç, Alman Deniz Ataşesi Humann’ın Mektuplarında Enver Paşa, II. Uluslararası Türkiyat Sempozyumu Bildirisi, 31 Ekim – 2 Kasım 2014,
  • Murat Bardakçı, Bir “Enver Paşa” Muhasebesi, Habertürk Web Sitesi, 5 Ağustos 2018
tarihdersleri.org
Leave a reply

Bir cevap yazın