Osmanlı padişahlarının içki içip içmediği, günümüzde sıkça tartışılan konulardandır. Genellikle tarih kaynakları böyle bir durumdan açıkça bahsetmemektedir. Sadece garazkâr kimselerin yazdığı kaynaklara bakılarak da yorum yapılması doğru değildir. Padişahların şahsiyetinden ziyade yaptıkları tarihin konusudur. Çünkü şahsiyeti hiçbir zaman iyi bilinemez.

Bir Padişahın İçki İçtiği Bilinebilir mi?

Osmanlı padişahlarının içki içip içmediğinin bilinmesi mümkün değildir. Fatih Kanunnamesinde:  “Kutlu kişiliğimle kimsenin yemek yemesi kanunum değildir. Ancak çoluk çocuğum bu kuralın dışındadır. Büyük atalarım vezirleriyle yerlermiş, ben bu usulü kaldırdım.” demiştir. Bu durumla birlikte padişahlar, Sultan II. Abdülhamid döneminin sonlarına kadar tek başına yemek yemişlerdir. Yemekleri ise güvenlik sebeplerinden mühürlenerek servis edilmiştir. Bu yüzden padişahlar içki içmiş olsa bile bu durumun bilinmesi zordur. Osmanlı saray mutfağı arşivlerinde içeri giren her şey yazılmış olduğu için, içkiye dair bir kayıt bulunmamaktadır.

Taraftarlar ve Muhalifler

Tarihte her şahsiyetin özellikle de padişahların taraftarları ve muhalifleri vardır. Muhalifler bazen padişahların imajını insanların gözünde zedelemek için, onları farklı şekillerde kötülemişlerdir.

Osmanlı, çoğunluğu Müslüman bir halktan oluşmuş ve halifeliği temsil etmiştir. Bu yüzden, devletin başında bulunan bir padişahı halkın gözünde kötülemek için onun içki içtiği çok rahat söylenebilir. Çünkü İslam dinine göre içki haramdır. Eğer siz bir halifenin içki içtiğini yayarsanız, bu durum onun otoritesini bozacaktır. Özellikle dönemin batı devletleri bu durumu çokça kullanmıştır.

Kaynaklar Ne Diyor?

Hiçbir kaynakta böyle bir durumdan açıkça bahsedilmemektedir. Ancak bazı şiir ve beyitlerde geçen “ıyş ü nûş” ve “ışret” kelimeleri günümüzde yanlış çevrilmekte ve yorumlanmaktadır. Iyş, yaşamak; ışret, eğlence demektir. Bu kelimeler Arapçadır. Padişah dinin izin verdiği ölçüde eşi ve dostlarıyla eğlenebilir. Sadece içki içmekle eğlenilmez. Ayrıca ulemanın siyasî kararlarında isabetli olabilmesi için ara sıra eğlenerek zihnini dinlendirmesi tavsiye edilmiştir.

Nûş ise farsçada içmek demektir. Bu kelime su veya şerbet için de kullanılabilir. Kur’an-ı kerimde içilmesi yasak olan hamr’dır. Mayalanmış içki demektir. Şarap buna örnek verilebilir. Ama eski metinlerde “şarap” içilebilecek her şey için kullanılmaktadır.

Batı kaynaklarında da birçok padişahın içki içtiği söylenmektedir. Az önce bunun nedenlerini söylemiştik. Örneğin IV. Murad hakkında Batılı kaynaklar sirozdan, Osmanlı kaynakları ise gut (damla) hastalığından öldüğünü yazmaktadır. Gerisini siz düşünün.

Peki, Osmanlı’da Neden Meyhane Vardı veya Neden Açılmıştır?

Osmanlı çok uluslu bir devlet olduğu için, gayrimüslimlerin içki içmesi yasak olmadığı gibi, bunların içki alıp satması ve meyhane açması da serbestti. Bunlardan yüklü miktarda vergi alınırdı. Ancak Müslümanların çoğunlukta bulunduğu yerlerde meyhane açılması ve içki satılması yasaklanmıştı. II. Abdülhamid zamanında rakı ve bira fabrikalarının açılması işte bu yüzdendir.

Sonuç Olarak…

Padişahların da birer insan olduğu unutulmamalıdır. Kişisel hayatlarından çok, yaptığı icraatlar ve devlet yönetimindeki başarıları önemlidir. Padişah devirlerini iyi inceleyen tarihçilerin yorumlarına dikkat edilmelidir. Bazı tarihçiler abartarak tahripkâr yazılar yazarken, bazıları da toz kondurmamaktadır. Eğer bir padişahın içki içtiğini bir yerde okursanız veya duyarsanız, buna hemen inanmak yerine lütfen iyice araştırın. Padişahın kişisel hayatından çok icraatları ve yönetimdeki başarıları asıl önemli olandır.

tarihdersleri.org
Leave a reply

Bir cevap yazın